İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
21 Kasım 2024, Per
  1. Haberler
  2. Yaşam
  3. Anthony Fauci’nin Batı Nil Virüsü ile Mücadelesi ve Küresel Sağlık Sorunları

Anthony Fauci’nin Batı Nil Virüsü ile Mücadelesi ve Küresel Sağlık Sorunları

featured
service service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

BAHÇESİNDE ENFEKTE BİR SİVRİSİNEK TARAFINDAN ISIRILDI

Dünyanın en saygın HIV araştırmacılarından biri olarak bilinen ve ABD hükümetinin Covid-19 salgınına karşı verdiği tepkilerin simgesi haline gelen Anthony Fauci, geçtiğimiz ay hastaneye kaldırıldı. Ancak bu durum, onun kariyeri boyunca mücadele ettiği hastalıklardan oldukça farklıydı.

83 yaşındaki Fauci, ilk olarak 1930’larda Uganda’da keşfedilen Batı Nil Virüsü’ne yakalandıktan sonra ateş, titreme ve halsizlik gibi belirtiler göstermeye başladı. Bu durumu daha da ilginç kılan bir detay ise; Fauci, virüsü Doğu Afrika’da kapmadı, kendi arka bahçesinde enfekte bir sivrisinek tarafından ısırıldı.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), her yıl 2.000 Amerikalının Batı Nil virüsü nedeniyle hastalandığını, bunun da 1.200 yaşamı tehdit eden nörolojik hastalığa ve 120’den fazla ölüme yol açtığını bildirdi. Geçtiğimiz ay Yunanistan’da Batı Nil Virüsü nedeniyle 6 kişinin hayatını kaybettiği haberleri geldi. Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de bu yıl 6 kişide Batı Nil Virüsü enfeksiyonu tespit edildiğini açıkladı. Bakanlığın 22 Ağustos’ta yaptığı açıklamada, “Ülkemizde 2010 yılından itibaren görülen Batı Nil Virüsü Enfeksiyonu 2024 yılında 6 kişide tespit edilmiştir. Hastalarımızın takip ve tedavilerine devam edilmektedir” ifadelerine yer verildi.

Batı Nil ateşi virüsü, insandan insana nefes, dokunma, öpme veya cinsel temas yoluyla bulaşmaz. Virüs, sivrisineğin vücudunda yaşar ve sivrisinek bir insanı veya hayvanı ısırdığında, tükürüğü aracılığıyla yeni bir canlıya bulaşır.

ANA TAŞIYICILAR KUŞLAR

Atlanta, Georgia’daki Emory Üniversitesi’nde pediatri profesörü olan Kristy Murray, “Herkes risk altında olabilir. Enfekte olmak için tek gereken basit bir sivrisinek ısırığıdır. Şiddetli hastalığa yakalandığını gördüğümüz kişiler çoğunlukla yaşlılar olsa da, gençler de virüse yakalanabiliyor” dedi.

Virüsün onlarca yıldır dolaşımda olduğu Afrika, Orta Doğu, Güney Avrupa ve Rusya’dan ABD’ye nasıl girdiği tam olarak bilinmemekle birlikte, araştırmalar virüsün ana taşıyıcılarının kuşlar olduğunu göstermektedir. Sivrisinekler enfekte kuşlarla beslenirken virüsü kapıyor ve ardından insanlara bulaştırıyor. 1999’daki ilk salgından bu yana ABD’de Batı Nil virüsünden kaynaklanan 59.000’den fazla vaka ve 2.900’den fazla ölüm gerçekleşmiş olsa da, bazı tahminler gerçek enfeksiyon sayısının üç milyonu aştığını göstermektedir.

Dünyada her yıl milyonlarca insan, sivrisineklerin taşıdığı hastalıklara yakalanmakta ve bu hastalıklar nedeniyle yaklaşık bir milyon insan hayatını kaybetmektedir.

CİDDİ VAKALAR ÖMÜR BOYU SAKATLIĞA NEDEN OLABİLİYOR

Şimdi, iklim değişikliği nedeniyle dünya genelinde Batı Nil salgınlarının daha sık görüleceğine dair endişeler artıyor. Araştırmalar, daha yüksek sıcaklıkların sivrisinek gelişimini, ısırma oranlarını ve bir sivrisinek içindeki viral kuluçka dönemini hızlandırabileceğini göstermektedir. Virüsün endemik olduğu İspanya’da, 2020’deki benzeri görülmemiş bir salgının ardından uzun süreli artan dolaşım dönemi yaşandı.

Bu durum özellikle endişe verici çünkü enfeksiyonlar çoğunlukla asemptomatik seyrederken, her beş kişiden sadece birinde hafif semptomlar görülüyor; ancak ciddi vakalar ömür boyu sakatlığa neden olabiliyor. Yaklaşık her 150 kişiden 1’inde virüs, beyni ve merkezi sinir sistemini etkileyerek yaşamı tehdit eden iltihaplanmalara ve çoğu vakada beyin hasarına neden olabiliyor. 60 yaşın üzerinde, bağışıklık sistemi zayıflamış veya diyabet ya da hipertansiyonu bulunan kişiler özellikle savunmasız durumdalar.

Murray, “Hipertansiyon ile birlikte, beyinde artan basıncın virüsün kan-beyin bariyerini daha kolay geçmesine izin verdiğini düşünüyoruz” şeklinde belirtti. Ağır Batı Nil viral enfeksiyonu vakalarında uzun yıllar boyunca hastaları takip eden Murray, ortaya çıkan iltihabın, o kadar ciddi beyin atrofisine veya büzülmesine neden olabileceğini söylüyor ki, taramalar genellikle travmatik beyin yaralanmaları geçiren insanlarla benzer hasar modelleri gösteriyor.

AŞI YA DA TEDAVİ YOK! ‘BU İHMAL EDİLMİŞ BİR HASTALIK’

Murray, “Şiddetli hastalığı olanların yaklaşık yüzde 10’u akut enfeksiyon nedeniyle ölecek ve yaklaşık yüzde 70-80’i uzun vadeli nörolojik sonuçlar yaşayacaktır” dedi ve ekledi: “Hayatta kalanlar için ise durum her zaman daha iyiye gitmez, genellikle daha da kötüleşir. İnsanlar depresyon, kişilik değişikliği gibi durumları bildiriyor. Ancak bu doğal risklere rağmen, şu anda enfeksiyondan mustarip insanlara yardımcı olabilecek bir aşı veya özel bir tedavi mevcut değil. Gerçekten ihmal edilmiş bir hastalık haline geldi. Sadece bu yıl, yeni Batı Nil teşhisi konmuş hastalar tarafından pek çok kez arandım ve ‘Ne yapabiliriz?’ diye sordular. Ben de ‘Gerçekten hiçbir şey yok’ diyorum. Bu sadece destekleyici bakım ve onlara bunu söylemek zorunda kalmak beni oldukça üzüyor.”

Batı Nil Virüsü enfeksiyonunun kuluçka süresi 3-14 gündür. Hastalık belirtileri arasında ateş, baş ağrısı, halsizlik, kas ağrıları, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal, cilt döküntüsü, kas titremesi ve kasılmalar, uyku hali, koma gibi durumlar görülebilirken, nadiren ölümle sonuçlanmaktadır. Nörolojik hastalık ve ölüm, yaşlı hastalarda daha sık görülmektedir.

BATI NİL VİRÜSÜNÜN NEDEN AŞISI YOK?

2004 ve 2016 yılları arasında, ikisi Fransız bir ilaç şirketi tarafından başlatılan ve geri kalanı biyoteknoloji şirketleri, akademik kurumlar veya çeşitli ABD hükümet kuruluşları tarafından finanse edilen farklı insan aşı adayları üzerinde dokuz klinik çalışma gerçekleştirildi. Ancak bu denemelerin hiçbiri, aşının ruhsatlandırılmasından önceki son ve en önemli engel olan Faz 3 klinik denemesine ulaşamadı. Bu aşama, bir tedavinin etkili olup olmadığını test etmek için gereklidir. ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü tarafından desteklenen bu denemelerin sonuncusu, genellikle müdahalenin güvenli olup olmadığını anlamayı amaçlayan ilk adım olan Faz 1’den öteye geçemedi.

CDC’nin Colorado’daki Vektör Kaynaklı Hastalıklar Bölümü’nde tıbbi görevli olan Carolyn Gould, Batı Nil salgınlarının düzensiz ve öngörülemez doğasının büyük bir engel olduğunu, çünkü bir aşının gerçekten işe yaradığını kanıtlayabilmek için virüsün o anda dolaşımda olması gerektiğini belirtti. Murray, “Bazı denemeler çok fazla vakanın görülmediği bir durgunluk döneminde başlatıldı. Ancak 2012’de sadece Teksas’ta 2.000’den fazla vakanın görüldüğü bir salgın oldu ve bunların 800’den fazlası ağır vakalardı. Yani birkaç yıl bekleselerdi, ihtiyaç duydukları tüm katılımcılara sahip olabilirlerdi” diye ekledi.

BÜYÜK BİR ULUSLARARASI DENEME YAPILMALI

BÜYÜK BİR ULUSLARARASI DENEME YAPILMALI

Uluslararası Bulaşıcı Hastalıklar Derneği Başkanı Paul Tambyah, virüsün neden olduğu ölümler ve nörolojik sakatlıklar göz önüne alındığında, mevcut çözüm bulma yetersizliğini ‘hayal gücü eksikliği’ olarak tanımlıyor. Tambyah, “Herkes ABD’de büyük bir faz 3 denemesi yapılması gerektiğini düşünüyor ki bu da yılda sadece iki buçuk ay görülen ve bazı yıllar büyük bir salgın yaşanırken diğer yıllar görülmediği için öngörülemeyen bir hastalık için zor” dedi. Bunun yerine, gerekli kanıtları toplamanın daha etkili bir yolu olarak, sadece ABD’de değil, Afrika’nın virüsün endemik olduğu bölgelerinde de yüzlerce farklı deneme alanını içeren büyük bir uluslararası deneme öneriyor.

İLAÇ ADAYI GELİŞTİRDİ AMA İLERLEYEMEDİ

Batı Nil virüsü enfeksiyonunun bir sonucu olarak ciddi hastalık yaşayan insanlar için daha etkili tedaviler bulma ihtiyacı oldukça acil. Murray, virüse karşı yapay olarak üretilen ve monoklonal antikorlar olarak adlandırılan antikorlara dayalı birkaç ilaç adayı geliştirilmiş olsa da bunların kemirgen çalışmalarından öteye geçemediğini ve geliştiricilerin uygun bir klinik deney tasarlama konusunda aşı üreticileriyle aynı zorluklarla karşılaştığını belirtti. Murray, en acil ihtiyacın sadece virüsü temizlemekle kalmayıp, nörolojik komplikasyonların çoğuna neden olan beyindeki şiddetli iltihabı azaltmak için de kullanılabilecek bir ilaç olduğunu düşünüyor. Bazı vakalarda virüsün, beynin sinir hücreleri içinde kamp kurduğundan ve bu hücrelere saldırmanın kolay olmadığından şüphelenen Murray, “Kan-beyin bariyerini aşıyor ve beynin içine yerleşiyor, işte iltihaplanma ve hasar burada ortaya çıkıyor. Sorun şu ki, mevcut antivirallerimizin çoğu beyne ulaşamıyor, bu yüzden etkili olmaları gereken alana ulaşamıyorlar” ifadelerini kullandı.

Anthony Fauci’nin Batı Nil Virüsü ile Mücadelesi ve Küresel Sağlık Sorunları
Yorum Yap

Giriş Yap

Ankara Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!