Türkiye’nin köklü ilaç şirketlerinden biri olan Nobel İlaç, 70. kuruluş yıl dönümünü, iş dünyası, siyaset ve medya dünyasının önde gelen isimlerinin katılımıyla görkemli bir etkinlikle kutladı. Bu önemli günde Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu da yer aldı.
Tarihçe ve Dönüşüm
Nobel İlaç’ın CEO’su Hasan Ulusoy, etkinlikte yaptığı konuşmada şirketin 1954 yılında bir eczanede başlayan hikayesinin bugün uluslararası bir ilaç şirketine dönüşmesinin gururunu paylaştı. Ulusoy, “Bugün burada 70 yılda yerel bir eczaneden uluslararası bir ilaç şirketine dönüşmemizi kutluyoruz. Bu başarı, işinin ehli olan çalışma arkadaşlarımızın adanmışlıkları sayesinde mümkün oldu” dedi.
Uluslararası Başarı ve Yenilik Vurgusu
Nobel İlaç, 24 ülkede yapılanması ile 50’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiren bir şirket haline geldi. Ulusoy, “70 yıl boyunca önceliğimiz yeniliği takip ederek, insan sağlığına en yüksek katkıyı sağlayacak ürünleri geliştirmek ve ülkemizin kalkınmasına destek sunmak oldu” diyerek şirketin misyonunu vurguladı.
Ayrıca, Nobel İlaç’ın sektördeki öncülüğü ve gerçekleştirdiği yatırımlar sayesinde ilaç sektörünün geleceğine önemli katkılarda bulunduğunu ifade etti. Ulusoy, “Geldikleri noktayı değerlendirerek, ilacı tüm insanlar için erişilebilir kılma hedefine katkı sağlama vizyonumuz doğrultusunda çalışmaya devam edeceğiz” şeklinde sözlerine devam etti.
Geniş Üretim Ağı ve Ar-Ge Yatırımları
Nobel İlaç’ın başarılarının arkasında güçlü bir üretim ve Ar-Ge altyapısı bulunuyor. Şirketin Türkiye, Kazakistan ve Özbekistan’da beş kampüste 11 üretim tesisi ve 6 Ar-Ge merkezi yer alıyor. Ayrıca, dünyada 3 bine yakın ruhsat sayısına sahip olan Nobel İlaç, farklı coğrafyalara yayılmış 4 binden fazla çalışana sahiptir. Bu geniş ağ, şirketin uluslararası pazarda daha da güçlenmesini sağlıyor.
Nobel İlaç, 70 yıllık tarihi boyunca yerli sermaye, yerli üretim ve yerli Ar-Ge vizyonuyla sektördeki yerini sağlamlaştırırken, gelecekte de insan sağlığına katkı sağlamaya devam edecektir. Bu kutlama, şirketin uzun yıllara dayanan başarı hikayesinin bir parçası olarak, aynı zamanda Türkiye’nin ilaç sektöründeki güçlü potansiyelini de gözler önüne serdi.