Görmenin Sessiz Hırsızı: Glokom ve Erken Teşhisin Önemi
Dünya genelinde yaklaşık 80 milyon glokom hastası bulunuyor ve bu hastaların yaklaşık %10’u glokoma bağlı körlük riskiyle karşı karşıya.
Miyop, hipermetrop, astigmatizma, katarakt ve yakın görme zorluğu gibi sık karşılaşılan göz hastalıkları arasında yer alan glokom, diğer adıyla göz tansiyonu, göz içi basıncının artmasıyla optik sinire zarar veren ve görme kaybına yol açabilen bir hastalık olarak tanımlanıyor. Erken evrelerde belirti vermeyebilen glokom, genellikle rutin göz muayeneleri sırasında tespit ediliyor.
Glokomun Belirtileri ve Risk Faktörleri
Glokomda görme kaybı genellikle çevreden başlar ve merkezi görme korunur. Bu nedenle hastalar, merkezi görmeleri bozulmadığı için görme kaybını fark edemeyebilirler. Belirtiler ortaya çıktığında hastalık çoğunlukla ilerlemiş olur; bu nedenle glokom, “görmenin sessiz hırsızı” olarak adlandırılır. Zamanında tedavi edilmezse kalıcı körlüğe yol açabileceği için rutin göz kontrolleri büyük önem taşır.
Hastalığın oluşumunu doğrudan engellemek mümkün olmasa da erken teşhisle ilerlemesi durdurulabilir. Glokom gelişiminde genetik ve çevresel faktörler rol oynayabilir. Ailesinde glokom öyküsü olanlar, miyop ve hipermetrop gibi kırma kusurlarına sahip kişiler, diyabet, hipertansiyon veya migren hastaları, 40 yaş üstü bireyler, daha önce göz travması veya cerrahisi geçirenler ve uzun süre kortizon damla kullananlar ekstra risk altındadırlar. Bu sebeple, özellikle bu kişiler için düzenli göz muayeneleri hayati önem taşır.
Glokom Tedavi Yöntemleri
Glokom tedavisi; ilaç, lazer ve cerrahi olmak üzere üç temel grupta planlanır:
İlaç Tedavisi: Göz damlaları ile göz içi basıncı kontrol altına alınmaya çalışılır. Bu damlalar, her gün belirli aralıklarla alınır ve genellikle ömür boyu kullanılır. Her hastanın tedaviye farklı yanıtlar verebilmesi ve olası yan etkiler nedeniyle, doktor uygun ilacı seçer ve sonucunu gözlemler.
Lazer Tedavisi: Göz içi basıncını düşürmek veya sıvı drenajını artırmak amacıyla uygulanır. Bu yöntem, ilaç tedavisine yanıt vermeyen veya ilaç kullanımını azaltmak isteyen hastalar için alternatif bir seçenek olabilir.
Cerrahi Tedavi: Diğer seçeneklere rağmen göz içi basıncı yeterince düşürülemezse, cerrahi tedavi değerlendirilir. Cerrahinin amacı, göz içi basıncını kontrol altına alarak hasarın ilerlemesini durdurmaktır. Ancak, kaybedilen görme yetisinin cerrahiyle bile geri getirilemeyeceği bilinmelidir.
Glokom Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar
Yanlış: Glokom sadece yaşlıları etkiler.
- Doğru: Hastalığın doğuştan görüldüğü vakalar bile vardır.
Yanlış: Herhangi bir görme problemi yoksa glokom gelişmez.
- Doğru: Hastalık, görme iyi olsa dahi gelişebilir.
Yanlış: Glokom sadece göz tansiyonu yüksekse oluşur.
- Doğru: Göz içi basıncı normal olan bireylerde de ‘normal basınçlı glokom’ türü gelişebilir.
Yanlış: Belirti yoksa tedaviye gerek yoktur.
- Doğru: Glokom, erken evrelerde belirgin belirtiler vermediği için “görmenin sessiz hırsızı” olarak adlandırılır.
Glokom, sinsi ilerleyen ve erken evrelerde belirti vermeyen bir hastalık olması nedeniyle halk arasında yeterince bilinmiyor. Oysa ki, erken teşhis ve tedavi ile görme kaybının önüne geçmek mümkün. Bu nedenle, özellikle risk grubunda olan bireylerin düzenli göz muayenelerini ihmal etmemeleri hayati önem taşıyor. Unutulmamalıdır ki, görme kaybı geri döndürülemez; ancak erken teşhis ile durdurulabilir.