Ankara Üniversitesi’nden Yaban Hayatına Bilimsel Koruma ,Gen Bankası Kaçak Avcılığa Karşı Harekete Geçti.
Türkiye’nin yaban hayvanları DNA bankasında saklanıyor.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü işbirliğiyle yürütülen Yaban Hayvanları Gen Bankası projesi, Türkiye’nin genetik mirasını koruma yolunda önemli adımlar atıyor. Popülasyon genetiği ve tür tanımlama çalışmalarına katkı sağlayan bu özel merkez, kaçak avcılıkla mücadelede de kritik bir rol oynuyor.
Türkiye’nin Yaban Hayatı DNA Havuzunda
Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Kandemir, projeyle ilgili yaptığı açıklamada, öncelikli olarak tarımsal hayvanların genetik yapısının incelendiğini, ardından Türkiye’nin yaban hayatında bulunan türlerin DNA’larının analiz edildiğini belirtti.
Bu doğrultuda, ülke genelinde vaşak, karakulak, yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, kızıl tilki gibi 15 farklı yaban hayvanı türüne ait bine yakın DNA örneği toplandı. Toplanan örneklerin bir kısmı AÜ Biyoloji Bölümü laboratuvarında yer alan Yaban Hayvanları Gen Bankası’nda saklanıyor.
Eksi 80 Derecede Saklanan Değerli DNA’lar
Kandemir, DNA örneklerinin derin dondurucularda -80°C’de saklandığını vurgulayarak, “Türkiye’de araştırma yapan bilim insanları, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne başvurarak gen bankasında bulunan DNA örneklerini inceleme fırsatı bulabiliyor” dedi.
“Her bir canlıya ait 100 ila 300 mikrolitre arasında DNA örneği var. Araştırmanın türüne bağlı olarak 10, 15 veya 50 mikrolitre DNA örneği vererek çalışmaları destekliyoruz. Bu sayede, sahada ulaşılması zor hayvanların genetik verileri bilim insanlarına sunuluyor.”
Örneğin, ayılar üzerinde çalışan bir araştırmacının Kaz Dağları’nda veya Kuzeydoğu Anadolu’da bir ayı bulması ve ondan DNA örneği alması oldukça zor. Ancak Yaban Hayvanları Gen Bankası, farklı bölgelerden toplanan örneklerle bu tür çalışmalara destek sağlıyor.
Bilim İçin Doğaya Zarar Verilmeden Çalışılıyor
Projede en önemli noktalardan biri de yaban hayvanlarına zarar verilmeden genetik veri toplanması. Prof. Dr. Kandemir, çalışmalar sırasında hiçbir hayvanın yakalanıp zarar görmediğini belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Örneklerin çoğu yakalanıp salıverilen hayvanlardan ya da trafik kazalarında ölen canlılardan alındı. DNA izolasyonunu, bu şekilde herhangi bir hayvana zarar vermeden gerçekleştirdik.”
Kaçak Avcılıkla Mücadelede Genetik Delil
Yaban Hayvanları Gen Bankası, yalnızca bilimsel araştırmalar için değil, aynı zamanda kaçak avcılıkla mücadelede de kritik bir rol oynuyor. Kandemir, kaçak avcılığa ilişkin şu çarpıcı bilgileri verdi:
“Kaçak avcı yakalandığında, üzerinde bulunan etin hangi türe ait olduğunu belirlemek için DNA testi yapıyoruz. Örneğin, bir avcı ‘Bu sadece bir koyun eti’ diyebilir, ancak analizlerimiz sonucu bunun aslında bir geyik eti olduğu ortaya çıkabilir. Bu tür durumlarda, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile iş birliği yaparak yasal sürece bilimsel kanıt sağlıyoruz.”
Bugüne kadar bu yöntemle çok sayıda kaçak avcılık vakası tespit edildi ve raporlandı.
Bilim, Doğayı Korumada Güçlü Bir Silah Olabilir
Yaban Hayvanları Gen Bankası, Türkiye’nin doğal mirasını koruma yolunda önemli bir adım. Bilim insanları, DNA analizleriyle yalnızca türlerin genetik yapılarını anlamakla kalmıyor, aynı zamanda doğayı tehdit eden yasa dışı faaliyetlere karşı da mücadele ediyor.
Özellikle kaçak avcılıkla mücadelede kullanılan genetik analiz yöntemi, hukuki süreçlerde de bilimsel kanıt olarak kullanılabilir hale gelirse, kaçak avcılar için ciddi caydırıcı bir unsur olacaktır.
Ankara Üniversitesi ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün ortak çalışması, Türkiye’de doğa koruma alanında bilimsel yaklaşımın ne kadar etkili olabileceğini gösteriyor. Umarız, bu tür projeler artarak devam eder ve yaban hayatımız gelecek nesillere daha güçlü bir şekilde aktarılır.
Daha fazla detay için: AnkaraHaberler.com