Kanserle Savaşan Jeannie Kim’in Hikayesi
Jeannie Kim’in ailesinde kanser vakaları oldukça yaygın bir şekilde görülüyor. Kim’in dedesi mide kanseri, teyzesi ve halaları ise meme, rahim ve yumurtalık kanserleriyle mücadele etti; babası da 55 yaşında pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Kim, kötü haberi aldığında babasının öldüğü yaştaydı ve bu durum onun için oldukça zorlayıcıydı. Rutin mamogramını yaptırdıktan sadece bir ay sonra, Kim’e agresif bir tür meme kanseri teşhisi kondu. Kanser o dönemde 2B evresindeydi ve Kim’in memesinde 2,5 santimetrelik bir tümör tespit edildi. Doktorlar, ayrıca Kim’in meme ve yumurtalık kanseri riskini artıran BRCA2 gen mutasyonlarından birini taşıdığını da belirledi.
Kısa bir süre içinde Kim, kemoterapi tedavisine başladı. Ancak bu tedaviye ek olarak, kemoterapinin hastalar üzerindeki tüketici etkilerine karşı etkili olduğu iddia edilen bir yöntem olan orucu taklit eden diyeti de denemeye karar verdi.
Oruç Taklit Eden Diyet (FMD)
Fasting-mimicking diet’ın kısaltması olan FMD, vücuda her gün belirli bir miktar besin sağlarken, aynı zamanda açlık hissini de taklit etmeyi amaçlıyor. Bilim insanları, bu diyetin kanser hücrelerini açlıktan öldürüp sağlıklı hücrelerin düzgün çalışmasını sağlayan bir temizlik süreci başlattığına inanıyor. Ancak bu strateji laboratuvar ortamında test edilip kanıtlanmış olsa da, insanlar üzerindeki etkileri henüz kesinleşmemiştir.
İlk Kapsamlı Araştırmanın Katılımcısı
Kim, FMD’nin insanlarda işe yarayıp yaramadığına bakan ilk büyük kapsamlı araştırmanın katılımcılarından biri oldu. Yaklaşık 12 yıllık bir süre zarfında, aralarında Kim’in de bulunduğu 95 kadın, kemoterapi aldıkları dönemde özel olarak tasarlanmış, karbonhidrat oranı düşük bir diyet uyguladı. Doktorlar, bu süreçte kadınlarda kemoterapiden kaynaklanan mide bulantısı ve kusma gibi yan etkilerde bir azalma olup olmadığını ve uzun vadeli kanser tedavisinin sonuçlarını değerlendiriyor.
Bilim insanlarının yanıt aradığı temel soru ise şu: Ayda sadece 5 gün uygulanan bu diyet, kemoterapinin yarattığı rahatsızlığı azaltırken, kanser tedavisinin etkinliğini artırabilir mi?
Diyetin İçeriği ve Kim’in Deneyimleri
Kim, FMD sırasında yedikleri arasında en lezzetlisinin bir tür domates çorbası olduğunu belirtti. Diyet çorbalar ve kuruyemişlerden oluşuyor. 5 günlük diyet programı süresince Kim, özel olarak hazırlanmış çorbaların yanı sıra kahvaltıda yağlı kuruyemişlerden oluşan barlar ve çıtır karalahana krakerleri tüketti. Kim, yediklerinin genel olarak pek lezzetli olmadığını ancak idare ettiğini ifade etti.
Kalori ve protein oranı düşük, yağ oranı yüksek olan bu beslenme tarzı, vücutta yemek yemiyormuş hissini yaratmayı ve hücrelerin kendi kendini yemesi olarak tanımlanan otofaji sürecini başlatmayı hedefliyor. Kim, bu süreçte “Çorbalarla ilgili çok fazla söyleyecek şey yok. Pütür pütür ve macun gibi, kimsenin canının çekmeyeceği şeyler. Ancak içilebiliyorlar.” dedi. Kemoterapi sürecinde bu durumu fazla kafasına takmadığını da ekledi: “İştahınız yokken ve ağzınızdaki tat tomurcukları berbat bir haldeyken bu çorbaları yutmak ilaç içmek gibi geliyor. Ben bu zihniyetle hareket ediyordum.”
Kim’in Başarıları ve Bilimsel Görüşler
Kemoterapinin diğer klasik yan etkilerini yaşadığını vurgulayan Kim, saçlarının döküldüğünü, aşırı nöropatik ağrılar yaşadığını ve ilaçlardan birine alerjik tepki verdiğini açıkladı. Ne var ki, kemoterapi alan birçok hastanın aksine Kim, çok fazla bulantı, kusma ve dehidrasyon sorunu yaşamadı. Kim, Business Insider’a yaptığı açıklamada, “Oruç taklit eden diyet, kemoterapinin yarattığı mide sorunlarını önlemeye yardımcı oldu. Benim durumumdaki ortalama bir insanın yapamayacağı şeyleri yapmaya devam ettim. Bendeki sonuçlar inanılmazdı. Kusmuyordum, birçok insan gibi mide bulantıları yaşamıyordum.” ifadelerini kullandı.
Ancak bağımsız uzmanlar, bu kadar iddialı konuşmuyor ve söz konusu tekniğin umut vadettiğini ancak bilimsel kesinlikten uzak olduğunu belirtiyor. Harvard Üniversitesi Tıp Okulu’ndan Dr. Jennifer Ligibel, “Bu, üzerinde çalışmak için harika bir şey ancak insanların bunu yapmaları gerektiğini söyleyebilecek kadar kanıt yok.” dedi. Bilim insanları, oruçlu dönemlerde hücrelerin uykuya dalmasının, kanser tedavisi için büyük bir fırsat sunduğunu düşünüyor.
Protein Alımında Dikkat
Dr. Ligibel, bu tekniğin sadece laboratuvar ortamındaki denek hayvanlarında değil, insanların üzerinde de etkili olabileceğini belirtiyor. Orucu taklit eden diyette, kişinin aldığı kalorilerin sadece yüzde 10’u proteinden geliyor. Bu oran, kasların güçlü kalmasını sağlamak ve vücudun zayıflamasını önlemek için önerilen minimum değer. Dr. Ligibel, protein alımının bu denli kısıtlanmasının aşırı kas kaybına yol açabileceğini belirtiyor ve ekliyor: “Nihayetinde, elde bulunan deliller, bu beslenme biçimini sıkı kontrol edilen bir deney ortamının dışında tecrübe etmeyi destekleyecek kadar güçlü değil.”
Egzersizin Önemi
Kemoterapinin olumsuz etkilerini azaltmanın başka yolları da mevcut. Bu yöntemlerin başında, Kim’in tedavisi sırasında benimsediği egzersiz geliyor. Dr. Ligibel, egzersizi tavsiye etmekte ve “Kemoterapi döneminde, özellikle de kemoterapi radyasyon sırasında yapılan aerobik egzersizlerin ve güç antrenmanlarının, yan etkileri azaltıp hastaların güçlerini ve hareket kabiliyetlerini korumalarına yardımcı olduğuna dair çok güçlü çalışmalar var.” dedi. Kim, aldığı her ünite kemoterapinin ardından sahilde en az 1,5 kilometre yürüyüş yaptığını belirterek, “Bazen desteğe ihtiyacım oluyordu, bazen olmuyordu. Ama bence bu da daha hızlı toparlanmamı ve iyileşme ihtimalimin daha yüksek olmasını sağlayan şeylerden biriydi.” diye konuştu.
Sonuç ve Gelecek Beklentileri
Kim’in kemoterapinin yan etkilerini nispeten daha az hissetmesinin nedeninin ne kadar uyguladığı diyet, ne kadar yaptığı egzersizden kaynaklandığını kesin olarak bilemiyoruz. Ayrıca genetik yapı ve yaşadığı ortam gibi faktörler de bu durumu etkileyebilir. Akıllardaki sorulara yanıt bulabilmek için, Kim’in de parçası olduğu kapsamlı çalışmanın sonuçlarının açıklanması gerekmektedir.
Kim, iki yıl önce kanseri yendiğini ve o günden bu yana pek çok kişiye Southern California Üniversitesi’nde görev yapan Prof. Dr. Valter Longo’nun geliştirdiği 5 günlük sistemden bahsettiğini ifade etti. Valter Longo oruç benzeri etkiler yapan beslenme modelleri konusunda lider bir araştırmacı olarak, “Herhangi bir organizma uzun süreli açlık sırasında küçülür. Buna otofaji denir. Küçülür ve yiyecek gelsin diye bekler. Bunu kış uykusuna yatan bir ayı gibi düşünebilirsiniz.” dedi. Bu sürecin sona erdiğinde kanser hücrelerinin öleceğini, geride kalan sağlıklı hücrelerin ise canlanıp bölüneceğini umuyorlar. “En güçlü kısım, vücut yeniden büyürken yaşanıyor.”
Business Insider’ın “Can you starve cancer cells with a low-carb diet? A clinical trial seeks to find out” başlıklı haberinden derlenmiştir.