Kültürümüzü Taşıyan Ahşaplara Şifa: Ankara’dan Rami Kütüphanesi’ne Uzanan Bir Restorasyon Hikayesi
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Murat Cura, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı (TYEKB) tarafından Rami Kütüphanesi’nde düzenlenen önemli bir söyleşide sahneye çıktı. Etkinlik, TYEKB envanterindeki el yazması ve nadir matbu eserlerin onarımlarının yapıldığı Şifahane’de, ahşap hat levhaların konservasyonuna başlanması vesilesiyle organize edildi.
30 yılın üzerinde Avrupa’da sanat restorasyonu üzerine deneyim kazanan Cura, özellikle “Ahşap Hat Levhaların Korunması ve Boyalı Ahşaplarda Estetik Tamamlamalar” başlıklı sunumuyla dikkat çekti. Cura, ahşap malzemenin tarihsel, sanatsal ve manevi boyutuna dikkat çekerken, Avrupa’da 19. yüzyılda filizlenen koruma ilkelerinin Roma dönemine kadar uzandığını ifade etti.
“Osmanlı ve Selçuklu’da da korumacılık anlayışı vardı”
Dr. Murat Cura, “Avrupa toplulukları, çok büyük savaşların ardından kültür varlıklarını korumak adına ortak politikalar geliştirmişlerdir. Türkiye de bu uluslararası anlaşmalara katılıp, tüzüklere imza atmıştır.” diyerek, kültür mirasına verilen değerin global boyutunu vurguladı.
Şifahane’de neler yapılıyor?
Programda öne çıkan bir diğer başlık da, Şifahane’de yürütülen konservasyon uygulamaları oldu. Burada, erken dönem İslam yazmalarından ahşap malzemeli eserlere, Süryani el yazmalarına kadar pek çok nadir eser detaylı işlemlerle korunuyor.
Cura, “Osmanlı padişahlarının tahtlarından Selçuklu sandukalarına kadar çok önemli eserlerin restorasyonunu yapıyoruz. Yakın zamanda Ankara Etnografya Müzesi’nde önemli çalışmalar gerçekleştirildi,” dedi.
Ahşap eserlerin restorasyonu konusunda çok önemli bilgi birikimine sahip olan Cura, şöyle devam etti: “Ahşap, su altından da, dağdan da, toprağın altından da çıksa, korunması gereken bir kültür mirasıdır. Uzmanlaşma ve bilinçli müdahalelerle bu eserleri geleceğe taşıyabiliriz.”