ANKARA – Başkent kültür-sanat takviminin en köklü etkinliklerinden biri olan Uluslararası Ankara Müzik Festivali, bu yıl 39. kez sanatseverlerle buluştu. Nisan ayı boyunca devam eden festival, 28-30 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen üç özel konserle adeta bir sanat şöleniyle kapandı.
Yedi Besteci, Yedi Yöre, Yedi Tema: “Mozaik” ile Açılış
Festivalin son haftası, 28 Nisan Pazartesi akşamı sahne alan Semplice Quartet ile başladı. “Yedi Genç Besteciden, Yedi Yöremize Ait, Yedi Tema Üzerine: Mozaik” adlı proje, Türkiye’nin farklı bölgelerine özgü tınılarla adeta kültürel bir yolculuğa dönüştü.
Projede; Cem Oslo, Evrim Demirel, Uğurcan Öztekin, Bogatay Köptülü, Barış Lütfi Büyükyıldırım, Aslıhan Keçebaşoğlu ve Erberk Eryılmaz’ın özgün eserleri, Claude Debussy’nin Sol Minör Yaylı Dörtlüsü Op. 10 ile harmanlandı. Konserin adresi CSO Ada Ankara Tarihi Salon olurken, salonun büyüleyici atmosferi geceye damga vurdu.
Sinema Müziği Tutkunlarına Nostaljik Gece: Metallon Brass Ensemble
29 Nisan Salı gecesi sahne alan Metallon Brass Ensemble, izleyicileri bu kez beyaz perdenin unutulmaz müziklerine götürdü. Atina Devlet Orkestrası Nefesli Çalgılar & Perküsyon Topluluğu’nun önemli bir parçası olan topluluk, Şef Nikos Haliassas yönetiminde The Godfather, La Strada, Eight and a Half gibi sinema tarihinin klasikleriyle kulakların pasını sildi. CSO Ada Ankara Tarihi Salon yine dolup taşarken, film müziklerinin büyüleyici etkisi bir kez daha kendini gösterdi.
Festivalin Finali Rusya’dan Esti: Bir Asırlık Orkestra, Genç Bir Yıldız
Festivalin son gecesi, 30 Nisan Çarşamba, adeta sanatın zirve yaptığı bir akşam oldu. Rusya Devlet Akademik Senfoni Orkestrası “Evgeny Svetlanov”, SCA Müzik Vakfı kurucularından Mehmet Başman anısına sahne aldı. Orkestrayı, başarılı şef Fedor Beznosikov yönetirken, sahnede genç yetenek Salih Can Gevrek piyanodaki zarafetiyle nefesleri kesti.
Programda Sergei Rahmaninov’un 2 No’lu Piyano Konçertosu ve P.I. Çaykovski’nin 4. Senfonisi seslendirilirken, salon bir kez daha sanata saygı duruşunda bulundu. Konser, CSO Ada Ankara Ziraat Bankası Ana Salon‘da gerçekleşti.
Festivalin Ardından: Geleneksel Duruş, Evrensel Nefes
Bu yılki festivalin alt metninde hem geleneksel Türk müziği unsurlarını yaşatma hem de genç sanatçıları destekleme ve uluslararası sahneyle buluşturma misyonu güçlü bir şekilde hissedildi.
Türk bestecilerin eserlerinin yorumlanması, genç yeteneklerin desteklenmesi, ve dünyaca ünlü orkestraların sahneye taşınması, Ankara’nın sadece başkent değil, kültür ve sanatın da kalbi olduğunu bir kez daha gösterdi.
🎤 Muhabir Yorumu:
Her yıl Nisan ayında içimizi umutla dolduran bu festival, sadece müzik değil, aynı zamanda birlikte olmanın, duyguları paylaşmanın ve sanatı yaşatmanın en güzel hali. Özellikle genç bestecilere yer verilmesi ve klasikleşmiş sinema müziklerinin yeniden yorumlanması, festivalin sadece geçmişe değil geleceğe de yatırım yaptığını gösteriyor. Ankara’da sanat varsa, umut hep var demektir. Geriye sadece 40. yıl heyecanını beklemek kaldı…