Beyinde Su Toplanması: Hidrosefali Nedir?
Beyinde su toplanması, tıbbi terminolojide ‘hidrosefali’ olarak adlandırılmaktadır. Beyin omurilik sıvısı, beynin iç kısmından salınarak omurilik çevresinde ve sinir sistemi etrafında dolaşan bir sıvıdır. Bu sıvı, beynin dış yüzeyi tarafından emilerek, belirli bir denge sağlanır. Ancak, bazı durumlarda bu sıvının beyindeki boşluklarda veya ventriküllerde aşırı birikmesi söz konusu olabilmektedir. Bu durum, özellikle bebekler ve 65 yaş üzerindeki bireylerde daha sık görülmektedir.
Hidrosefali, sıvı birikiminin yüksek basınçla veya basınç artışı olmadan gelişebileceği bir durumdur. Basınç artışı olmadan gelişen şekline ise ‘Normal Basınçlı Hidrosefali’ denir. İleri yaştaki bireylerde en yaygın görülen form olan bu durum, 80 yaş üstündeki her 100 kişiden yaklaşık %6’sını etkilemektedir. Beyin omurilik sıvısındaki dolaşım bozukluğu, emilimin azalması ve beyin dokusundaki değişiklikler, hidrosefaliye neden olabilmektedir. Ancak, bu değişikliklerin altında yatan nedenler henüz tam olarak anlaşılmamıştır.
Hidrosefalinin Belirtileri
Hidrosefali, fiziksel ve bilişsel birçok farklı belirtiyle kendini gösterebilir. Her hastada bu belirtilerin tamamı gözlemlenmeyebilir, fakat genellikle birkaçı bir arada bulunur. Başlıca belirtiler şunlardır:
- Baş ağrısı
- Mide bulantısı ve kusma
- Yürüme zorluğu veya yürüyüş bozuklukları
- Denge veya koordinasyon kaybı
- Artan uyku eğilimi
- İdrar kaçırma
- Görme bozuklukları
- Bozulmuş bilişsel beceriler
- Hafıza kaybı
- Hafif bunama
Hastalığın ilerlemesiyle birlikte, yürüme zorluğu, idrar kaçırma ve bilişsel sorunlar, klinik tabloya hakim olan üç temel belirti haline gelir. “Yürüme zorluğu”, yavaş, titrek ve dengesiz yürüme tarzıyla karakterize edilir. İkinci belirtisi olan “ani ve istemsiz idrar kaçırma”, hastalığın ilerlemesiyle daha belirgin hale gelirken; “bilişsel sorunlar” ise hafıza sorunları, dikkat eksikliği ve konsantrasyon güçlüğü gibi durumları içerir.
Tanı Süreci ve Önemi
Normal Basınçlı Hidrosefali’nin tanı konulmasında zorluk yaşanmasının bir nedeni, bazı nörolojik hastalıklarla benzer belirtilere sahip olmasıdır. Bu nedenle, değerlendirmenin deneyimli bir nöroloji veya beyin ve sinir cerrahisi uzmanı tarafından yapılması son derece önemlidir. Tanı sürecinde öncelikle hastalığın üç ana belirtisi gözlemlenir ve ardından klinik bir değerlendirme ve nörolojik muayene gerçekleştirilir. Sıvı birikimini görüntülemek için manyetik rezonans görüntüleme (MRG) veya bilgisayarlı tomografi (BT) kullanılır.
Tanıdan emin olmak amacıyla ‘lomber ponksiyon’ yöntemi ile bel bölgesinden iğne ile beyin omurilik sıvısı örneği alınarak basınç ölçülür. Bu işlem, sıvı basıncının düşmesine de yardımcı olabilir ve hastada klinik belirtilerin düzelmesine yol açabilir. Bu durum, uygulanacak cerrahi tedavinin başarısına işaret eder. Tüm bu tetkiklerin kombinasyonu ile hastalığa tanı konulmaktadır.
Tedavi Yöntemleri
Normal Basınçlı Hidrosefali’nin tedavisi, hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve semptomların şiddetine göre planlanır. Tedavi genellikle, beynin omurilik sıvısının normal dolaşımını sağlamak amacıyla yapılan cerrahi yöntemleri içerir. Normal Basınçlı Hidrosefali bulunan hastalarda, yürüyüş bozukluğu, idrar kaçırma ve hafıza bozukluğu gibi yakınmalar tamamen düzeltilebilmektedir.
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Gökhan Acka, hidrosefalinin tedavisinde en yaygın olarak ‘Ventrikülo-Peritoneal Şant Cerrahisi’ uygulandığını belirtmektedir. Bu cerrahi yöntemde, ince bir tüp aracılığıyla beyin omurilik sıvısı biriktiği bölgeden alınarak karın boşluğu, kalp zarı veya akciğer zarı gibi başka bir yere yönlendirilir. Bu işlem, beyin ventriküllerinin normal boyutlarına dönmesine ve basıncın azalmasına yardımcı olur. Ayrıca, endoskopik üçüncü ventrikülostomi yöntemi ile normal sıvı dolaşımını sağlayacak alternatif bir kanal açma işlemi yapılmaktadır. Bazı durumlarda ise ameliyat yerine, şikayetleri ortadan kaldırmaya yönelik ilaç ve fizik tedavi gibi yöntemler yeterli olabilmektedir.