UN Global Compact Türkiye, 11-22 Kasım 2024 tarihlerinde Azerbaycan’ın Bakü şehrinde düzenlenen COP29’da iş dünyası liderlerini bir araya getirerek iklim değişikliğiyle mücadelede özel sektörün rolünü vurguladı. Bu yılki konferansta, iklim finansmanı, yeşil enerji geçişi, sürdürülebilirlik stratejileri gibi kritik konular üzerine çeşitli oturumlar düzenlendi. Türkiye’nin iklim liderliği açısından önemli bir adım atıldığı bu etkinlikte, global iş dünyasının karşılaştığı zorluklar ve çözüm önerileri tartışıldı.
İklim krizine karşı çözüm üretme amacında olan COP29’un 29’uncusu, enerji, sosyal eşitlik, biyoçeşitlilik, yeşil enerji geçişi gibi birçok konuya odaklanarak dünya çapında sürdürülebilir kalkınma hedeflerini güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu kapsamda, UN Global Compact Türkiye; sürdürülebilir finans, hedef belirleme, karbonsuzlaştırma, yenilenebilir enerjiye geçiş gibi önemli başlıklarla iş dünyası liderlerini bir araya getirdi.
Ahmet Dördüncü, UN Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı, oturumlarda yaptığı konuşmalarda 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda Türkiye’nin sürdürülebilirlik stratejisini açıkladı ve bu stratejinin sadece çevresel değil, ekonomik ve toplumsal dönüşüm açısından da kritik bir yol haritası sunduğunu belirtti. Ayrıca, iş dünyasına sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik için liderlik yapma çağrısında bulundu.
Panelde, yeşil enerjiye adil geçişin sağlanması için yapılması gereken adımlar ve kurumsal iklim liderliği hakkında derinlemesine değerlendirmelerde bulunuldu. Ayrıca, yeşil enerji ve yenilenebilir enerjiye geçişin hızlandırılması gerektiği vurgulandı.
15 Kasım’da, Türkiye Pavilyonu’nda gerçekleştirilen “Temiz Enerji Geçişini Hızlandırmak” panelinde ise iş dünyasının enerji dönüşümüne yönelik atması gereken adımlar üzerinde duruldu. Aynı gün, başka bir panelde yenilenebilir enerjiye geçişin Avrupa’daki kilometre taşları tartışıldı.
COP29, küresel ölçekte iklim değişikliğiyle mücadele ve sürdürülebilirlik adına büyük bir fırsat sundu. İş dünyası liderlerinin, sadece kâr amacı gütmekle kalmayıp, aynı zamanda çevresel ve toplumsal sorumluluklarını da göz önünde bulundurması gerektiği bir dönemdeyiz. Türkiye’nin 2053 hedefleri gibi uzun vadeli stratejiler, sadece çevre için değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma için de önem taşıyor. Bu tür etkinliklerin, iş dünyasıyla birlikte yeşil dönüşüme hız kazandıracak olması umut verici.