Hande Doğandemir ile Yeni Projeleri Üzerine
Hande Doğandemir, bu sezon birçok farklı projede karşımıza çıkıyor. Onunla afiş çekiminin ardından bir araya geldik ve bu kez sanki daha farklı bir ışık saçıyordu. “Kendimi çok iyi hissettiğim bir süreçteyim, bu belki de onun yansımasıdır” diyor. Hassas ve narin bir havası olsa da, altında güçlü bir kadın duruyor. Mesleğinde edindiği deneyimlerden hayatına birçok şeyi açık sözlülükle anlatıyor.
Buraya gelmeden önce Instagram sayfana baktım, seksi bir pozla eylül ayını karşılamışsın…
Genelde ben eylülü hep böyle karşılarım (gülüyor). Eylül ayının ilk post’u oluyordu, bazen ne yazacağını bilemiyor insan.
Fotoğraflarında daha kadınsı bir Hande var. Sanki bir şeyler değişmiş gibi…
Belli bir yaşa gelince, hem kendinizle hem de fiziksel ve psikolojik olarak birçok şey yerine oturuyor. Ben de kendimi çok iyi hissettiğim bir süreçteyim, bu belki de onun bir yansımasıdır.
Yeni sezonu 18 Eylül’de Kanal D’de başlayacak ‘Taş Kağıt Makas: Hayatın Oyunu’ dizisine girdin. Senin hayatının oyunu neydi?
Aslında oldukça dümdüz bir hayattı. Yaptığımız iş zaten bir oyun alanı yaratıyor, bu yüzden ekstra bir oyuna ihtiyaç duymadım.
Seni nasıl bir karakterde izleyeceğiz?
Güneş karakterini ilk okuduğumda çok sevdim; oyuncaklı ve sürprizlerle dolu bir rol. Seyirci muhtemelen bu kadının neden hayatımıza girdiğini sorgulayacak çünkü biraz deli ve çok güçlü bir avukat. Ancak, onun da bilmediğimiz sırları var.
Dizide iyi ve kötü çatışmasına şahit oluyoruz. Senin iyi ve kötü, birbirleriyle çatışan yanların neler?
Kendime bu kadar objektif olmanın zor bir şey olduğunu düşünüyorum. Kendi içimde yaptığım kötülükler var. Mesela, çok hassas bir yapım var. Yorucu bir dönemden geçiyoruz ve kayıtsız kalmak zor. Bazı insanlar olaylar karşısında daha güçlü ve sert durabiliyor, ben de öyle olmayı isterdim. Sevdiklerime karşı kredim sonsuzdur ve ‘hayır’ demekte zorlanırım. Biraz sabırsız ve aceleciyim. İnsanlara kalbimi kolayca açarım. Bunlar iyi mi kötü mü bilemiyorum; insanın kendisine kötülük ama başkalarına iyilik olarak algılanabilir.
10 yılı aşkın süredir yaptığın bu mesleğin öğretisi ne oldu?
Güçlü olmayı ve sabretmeyi öğretti. Aslında çok zor bir iş yapıyoruz; herkesin gözü önünde yaşamak durumundasınız. Tüm eleştirilere açık olmalısınız, bu da psikolojinizin demirden olmasını gerektiriyor, o da imkânsız. Başlangıçta her şey beni çok yıpratıyordu.
Şöhretin seni en şaşırtan yanı neydi?
Dışarıdan bakıldığında bu hayat çok harika görünebilir ama aslında insanların yorum yapması çok açık bir şey. Başlangıçta bu durumu tam anlayamamıştım ve her şeyimin herkesle ilgili olması çok zor gelmişti.
Hayatını yorumlara göre yaşadığın oldu mu?
Etkileniyorsun ama hayatımı yorumlara göre yaşamadım. Nasıl mutluysam öyle yaşamaya çalışıyorum, aksi halde mutsuz olurum.
Onların gözünde televizyon figürüydüm, bunu yıkabilmek bana cesaret verdi
Yeni sinema filmin ‘Yaren Leylek’ 4 Ekim’de vizyona girecek. Bizi nasıl bir film bekliyor?
Bursa’da yaklaşık 12 yıldır Âdem Amca’nın teknesine gelen bir Yaren leylek var. Bu leylekle ilgili belgeseller de çekilmişti, her yıl haberlere konu oluyor. Biz bu hikayeyi bir çocuğun gözünden anlattık. Âdem Amca’nın küçükken o leylek ile tanışma hikâyesini, Buğra Gülsoy ile canlandırdığımız o çocuğun ailesi üzerinden aktarıyoruz. Ailece gidip izlenebilecek, çok tatlı bir film oldu. Hikâyeyi okuduğumda çok hoşuma gitmişti. Zaten gerçek bir hikaye olması da çok enteresan ve duygusal geliyor. Bu nedenle bu projede yer almak keyifliydi ve şahane bir ekiple çalıştık, vizyonunu bekliyoruz. Ayrıca, iki sinema filmim daha var.
Onların adı ne?
- ‘Aşk ve Yemek’i Tokat’ta çektik. Uğur Güneş, Bülent Şakrak, Hatice Aslan, Ceren Taşçı, Osman Sonat gibi isimlerle oynadık.
- Diğer film ‘Hatırladığım Ağaçlar’ Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Ana Yarışma bölümüne seçildi. Erhan Tuncer yazıp yönetti. Beni senaryosu ve Bahar karakteriyle ilk okuduğumda çok etkiledi. Heyecanla izlemeyi bekliyorum, umarım güzel bir yolculuğu olur ve Bahar’ın sesi herkesce duyulur.
Seni ‘Güneşi Beklerken’le tanıdık. Bir gençlik dizisi ve romantik komediydi. Oradan yürümek varken bunun üzerine bağımsız sinema ve tiyatro da yaptın. Buna cesaret ederken zorlandın mı?
Evet, ama bu benim için bilinçli bir tercihti. Böyle olmasını istedim. Sadece televizyon projeleri yapan bir oyuncu olabilirsin, bu bir seçimdir. Ben daha geniş bir kariyer istedim ve bu yolda gerçekten zorladım. Çünkü insanların sizi bir televizyon figürü ya da reklam yüzü olarak görmesi, alternatif dünyada yerinizi bulmanızı zorlaştırıyor. Ben bu alana girmek için çok çabaladım.
Önyargıyla karşılaştığın oldu mu?
İlk tiyatromu yaptığımda, “Hande ne alaka” diyenlerle karşılaştım ama sonrasında beni çok şaşırttıkları için mutlu oldum. Demek ki onların gözünde ben bir televizyon figürüydüm, popüler kültürün bir parçasıydım. Bunu yıkabilmek ve başardığımı görmek bana cesaret verdi. İyi ki bu riski almışım dedim. Ancak diğer alanda kendimi kabul ettirmek zordu. İlk kez festival filmleriyle gezdiğimizde, “Sen festival filmlerinde oynar mıydın?” diye önyargıyla yaklaşanlar oldu. Ama sonra o yolum açıldı.
Popüler kültürün esiri olmuş bir sektörde çalışıyoruz
Bize dayatılan güzellik kalıpları hakkında ne düşünüyorsun?
Kalıpları müthiş anlamsız buluyorum; bana hiçbir şey ifade etmiyor. Zayıflasan “Hasta mısın?” diye soruyorlar, kilo alsan “Neden aldın?” diyorlar. Oysa bunun arkasında bir rahatsızlık olabilir ya da kişi bununla alakalı konuşmak istemiyor, çözüm bulamıyor olabilir. Maalesef empati kuramıyoruz ve her konuda çok söz hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Ben hiç öyle bir insan olmadım.
Peki, sektör içinde fiziksel olarak baskı gördüğün, taleplerle karşılaştığın oldu mu?
Bununla ilgili bir şey yaşamadım. Yaşasaydım çok üzülürdüm. Ama o baskı hayatın içinde ve kadınların üzerinde hep var bence. Sosyal medya da buna etken. Ancak sosyal medyanın bir aldatmaca olduğunu, aslında kimsenin kusursuz olmadığını insanlar daha cesurca söyleyebiliyor. Yavaş yavaş sıfır beden modeller yerine daha balıketli, hatta daha büyük bedenli kadınların podyumda yürüdüğünü görüyoruz.
Yaptığın işe dair seni en dertlendiren şey nedir son dönemde?
Bazen önemli olanın oyunculuk mu yoksa görüntü mü olduğundan şüphe ettiğim durumlarla karşılaşıyorum. Popüler kültürün birazcık esiri olduğu bir sektörde çalışıyoruz; belki dünya genelinde de böyledir ama Türkiye’de bu durumun biraz daha fazla olduğunu düşünüyorum. Popüler kültür bizde çok önemli, oraları aşabilirsek daha özgün hikâyeler ve farklı dünyalar üretebiliriz. Ama hep o kalıpların içinde ilerliyoruz, hikâyeler de, karakterler de, oyunculuklar da öyle… Özellikle televizyonda hâlâ çok özgünleşebildiğimizi düşünmüyorum.
Erkekler dümdüz canlılar, biz kadınlar çok kompleksiz
Bir röportajında demişsin ki “Yanlış ilişkileri sürdürdüm”…
Öyle mi demişim!? (gülüyor)
Hiç öyle yanlış ilişkilerin oldu mu?
Doğru olsalar hâlâ devam ediyor olurlardı, Hakan. Tabii ki yanlışı da, doğrusu da oldu. Zaman da çok önemli; eskiden doğru olan şimdi yanlış gibi gelebiliyor ya da tam tersi. Bu nedenle böyle ayrımlar çok doğru değil.
Şimdi yalnız mısın?
Hayır, değilim. Birkaç ay oldu. İlişkimiz çok güzel, kendi halinde devam ediyor.
Genelde röportajlarımız hep yalnız dönemlerine denk gelirdi. Hazır seni bir ilişkinin içindeyken yakaladım, aşkı anlatsana biraz…
Aşk her yaşta çok güzel bir şey ama yaş aldıkça onu yaşama biçimin değişiyor. Sevgi ve saygının daha ön planda olduğu bir yol arkadaşlığı gibi oluyor. Delidolu aşklar ise daha genç dönemlerde kalıyor.
Erkeklerden ne öğrendin ilişkilerde?
Erkekler dümdüz canlılar, biz kadınlar çok komplike düşüncelere sahibiz. Bizim beynimiz daha karmaşık çalışıyor. Erkeklerden öğrendiğim şey sadelik ve dümdüzlük aslında.
Sosyal medya dünyasında yaşıyoruz, oradan biriyle tanışıp flört eder misin?
Her şey olabilir. Ama öyle bir şey yaşamadım. Oradan tanıştığım arkadaşlarım var.
Sosyal medyayı iyi kullanıyorsun, fake (sahte) hesabın var mı?
Hayır, ama benim adıma açılanlar oluyor. Özellikle son dönemde Facebook’ta açılmış bir hesap var. Ben zaten o uygulamada yokum. Ama biri benim adıma insanlarla konuşuyor. Uyarmamıza rağmen bu durum devam etti, hukuki süreci başlatacağım.