Kalça Avasküler Nekrozu: Sinsice İlerleyen Bir Tehlike
Ortopedi ve travmatoloji uzmanı Prof. Dr. Fatih Karaaslan, halk arasında pek fazla bilinmeyen kalça avasküler nekrozu (AVN) hakkında önemli bilgiler paylaşıyor. Bu rahatsızlık, kalça ekleminde kan akışının azalması ya da tamamen durması sonucu kemik dokusunun ölmesiyle ortaya çıkar. Prof. Dr. Karaaslan, tedavi edilmediği takdirde çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini vurguluyor.
“Ağrı giderek şiddetlenebilir”
Karaaslan, kalçadaki ağrıların zamanla artabileceğini ve hareket kabiliyetinin kısıtlanabileceğini belirtiyor. “Avasküler nekroz, genellikle travma ve uzun süreli kortizon kullanımı gibi faktörlerle tetiklenir,” diyor ve devam ediyor: “Kalça eklemi, vücudumuzdaki en büyük yük taşıyıcı eklemlerden biridir. Bu eklemde kan akışının durması, ciddi sorunlara yol açmaktadır. Özellikle uyluk başı kemiği, yani femur başı, en çok etkilenen bölgedir.”
“Kan akışının durması, bu bölgedeki kemik dokusunun beslenememesiyle sonuçlanır ve zamanla bu dokular ölür. Bu süreç çoğunlukla sinsice ilerler. Hastalar başlangıçta hafif bir rahatsızlık veya ağrı hisseder, fakat zamanla bu ağrılar artarak hareket kabiliyetini kısıtlar,” diye ekliyor.
“Belirtiler Hafife Alınmamalı”
Prof. Dr. Karaaslan, ağrıların başlangıcındaki belirtilerin kesinlikle hafife alınmaması gerektiğini vurguluyor: “Kalça avasküler nekroz açısından en büyük tehlike, birçok hastanın başlangıçta belirtileri göz ardı etmesidir. Ağrı, eklem üzerine yük bindikçe artar, ancak çoğu kişi bu durumu yorgunluk veya başka nedenlerle ilişkilendirip doktora gitmeyi erteler.”
“Oysaki erken tanı konulduğunda tedavi süreci çok daha kolay ve etkili hale gelebilir. Hastalık erken evrelerde tespit edilirse, ameliyatsız tedavi yöntemleriyle yönetilebilir. Ancak ilerlemiş vakalarda cerrahi müdahale kaçınılmaz hale gelir,” şeklinde uyarıyor.
Karaaslan, hastalığın tedavisinin ameliyatlı ve ameliyatsız olabileceğini belirtiyor. “Kalça avasküler nekroz tedavisinde iki temel yaklaşım bulunuyor: Ameliyatsız ve ameliyatlı tedavi yöntemleri. Son yıllarda medikal alanda, özellikle kök hücre tedavisi gibi yenilikçi tedavi yaklaşımları, hastalığın erken evrelerinde umut verici sonuçlar sunmaktadır,” diyor.
“Kök hücreler, hasarlı kemik dokusunu onarmaya ve kan akışını yeniden sağlamaya yardımcı olabilmektedir. Ayrıca, biyolojik ajanlar ve kemik güçlendirici ilaçlarla yapılan tedavi protokolleri, hastalığın ilerlemesini durdurmaya yönelik etkili stratejiler arasında yer almaktadır,” diye de ekliyor.
“Cerrahi tedavi yöntemleri arasında, core dekompresyonu adı verilen işlem yer alıyor. Bu işlemde femur başına küçük delikler açılarak basınç azaltılır ve kan akışı teşvik edilir. Bu yöntem, hastalığın erken evrelerinde oldukça etkilidir. Osteotomi ise kemikte yapılan kesilerle eklemin pozisyonunu değiştirerek sağlıklı kemik dokusu üzerine daha fazla yük bindirilmesini sağlar,” diye açıklıyor.
“Kalça protezi, hastalık ilerleyip eklem tamamen işlevini kaybettiğinde tek çözüm haline gelir. Bu işlemde hasarlı eklem çıkarılır ve yerine yapay bir eklem yerleştirilir. Kalça avasküler nekrozu, farkındalığın az olduğu ancak tedavi edilmediğinde yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren bir rahatsızlık olarak tanımlamak mümkündür.”
“Erken tanı ve doğru tedavi yöntemleriyle bu sinsi hastalığın olumsuz etkileri en aza indirilebilir. Unutulmamalıdır ki, herhangi bir kalça ağrısı durumunda zaman kaybetmeden bir uzmana başvurmak, hastalığın seyrini değiştirebilmektedir,” diyerek sözlerini tamamlıyor.