İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak
24 Kasım 2024, Paz
  1. Haberler
  2. Yaşam
  3. Kanserle Mücadele ve Taşıyıcı Annelik: Amy ve Karla’nın Hikayesi

Kanserle Mücadele ve Taşıyıcı Annelik: Amy ve Karla’nın Hikayesi

featured
service service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Amy Cronjé’nin Zorlu Mücadelesi

33 yaşındaki Amy Cronjé, 35 yaşındaki eşi Roché ile evlendikten kısa bir süre sonra hayatını değiştiren bir haber aldı: Meme kanseri teşhisi konmuştu. Radyasyon ve kemoterapi tedavilerinin ardından yapılan testler temiz çıkmasına rağmen, bir yıl sonra yapılan rutin kontrol, hastalığın geri döndüğünü ve kemiklerine yayıldığını gösterdi.

Tedavi sürecinin bir parçası olarak, Amy’ye hormon ilaçları verildi. Ancak bu ilaçlar, onun hamile kalma şansını büyük ölçüde azaltıyordu. Amy, kendisine konulan bu ağır teşhis için şu sözleri sarf etti: “Birçok gece ağladım. Kanser kemiklerime yayılmıştı ve doktorlar bana hormon ilaçları verdiler.”

Anne Olma Umudu ve Taşıyıcı Annelik

Hamile kalamayacağını öğrendikten sonra, Amy anne olmanın başka yollarını aramaya başladı ve taşıyıcı annelik konusunu araştırmaya yöneldi. Bu süreçte, yakın arkadaşı Karla Steenekamp, Amy’nin taşıyıcı anne ile çocuk sahibi olma arzusunu öğrendiğinde gönüllü oldu. Zaten iki oğlu bulunan 31 yaşındaki Karla, başarılı bir tüp bebek (IVF) sürecinin ardından Jack adında bir erkek bebek dünyaya getirdi.

Kanser İstatistikleri

ABD’de yılda 300 bin, Birleşik Krallık’ta 56 bin, Türkiye’de 15 bin vaka

  • Birleşik Krallık’ta her yedi kadından biri, yaşamları boyunca meme kanseri teşhisi alıyor. Bu, yılda yaklaşık 56.000 kadın anlamına geliyor ve meme kanseri, Birleşik Krallık’ta en yaygın kanser türü.
  • ABD’de bu rakam yılda yaklaşık 300.000 kadına ulaşıyor.
  • Türkiye’de ise meme kanseri insidansı yüz binde 40 olup, her yıl yaklaşık 15.000 kadın bu hastalığa yakalanıyor.

İkincil Meme Kanseri Zorlukları

İkincil meme kanseri çok daha zor

Primer meme kanseri teşhisi konan kadınların %85 ila 90’ı beş yıldan fazla hayatta kalabilmektedir. Ancak ikincil meme kanseri, yani dördüncü evre çok daha zordur. Bu durum, memede başlayan kanserin vücudun başka bir bölgesine, genellikle karaciğer, akciğerler, beyin veya kemiklere yayılması anlamına gelir. Cancer Research UK’e göre, ikincil meme kanserine yakalanan kadınların yaklaşık dörtte biri, teşhis konulmasından sonra beş yıl veya daha uzun süre hayatta kalabiliyor.

Kemoterapi ve hormon tedavileri, doğurganlığı etkileyerek hamile kalmayı zorlaştırabilmektedir. Bu tedaviler, hormonları bloke ederek veya baskılayarak kadını erken menopoza sokarak kısırlığa neden olabiliyor.

Karla’nın Fedakarlığı

Amy, ilk kemoterapi tedavisinden önce, daha sonra bir taşıyıcı anne kullanma umuduyla embriyolarını dondurmuştu. Karla ve eşi Tjaart, çiftin taşıyıcı anne kullanmayı araştırdığını öğrendiklerinde yardım etmeyi teklif ettiler. Karla, taşıyıcı annelik teklifiyle ilgili şunları söyledi: “İki kere düşünmeme gerek kalmadı. Tanrı’nın bunu benim yoluma koyduğunu hissettim ve anne olmak harika bir şey. Bu hediyeyi arkadaşıma vermek istedim.”

Her iki çift, ebeveyn kararı da dahil olmak üzere gerekli yasal işlemleri yapmadan önce bir kadın doğum uzmanı tarafından değerlendirildi. Karla daha sonra vücudunu hazırlamak için günlük hormon enjeksiyonlarına başladı ve Ekim 2023’te embriyo yerleştirildi. IVF, ilk denemede başarılı oldu.

Bebeğin Doğumu ve Yeni Bir Başlangıç

Küçük oğlum karnımı öpüp Amy’nin bebeğine merhaba diyordu

Karla, yaşadıkları ilginç süreci şu sözlerle anlattı: “Eşim Tjaart başından beri bizi tamamen destekledi. Tjaart, çocuklarımızın bize ne kadar neşe getirdiğini gördüğünü söyledi. Neden bunu bir başkasına vermeyelim ki? En küçük oğlum her sabah ve gece karnımı öpüyor ve Amy’nin bebeğine merhaba diyordu.”

Amy ve Roché’nin Jack Bruce adını verdikleri erkek bebekleri 9 Haziran’da dünyaya geldi. Amy, hala kanser tedavisi görmesine rağmen iyimserliğini koruyor ve şimdi bebeği için hayata tutunuyor.

Özel Bir Kardeşlik Bağı

Amy, bu kadar hayati bir olaydan sonra Karla ile artık arkadaş değil, kardeş olduklarını belirtti ve ekledi: “İkimiz için de çok özel bir andı. O küçük bedeni görmek, büyük engelleri aştığınızı bilmek ve arkadaşınız sayesinde kendinize anne diyebilmek… Bu çok değerli. Karla ve benim çok eşsiz bir dostluğumuz var. Neredeyse artık arkadaş olmadığımızı, kız kardeş olduğumuzu söyleyebilirsiniz.”

Amy, “Anne olmak en büyük arzumdu. Bunun mümkün olabileceğini düşünmüyordum ama Karla bunu gerçeğe dönüştürdü. Arkadaşımın benim için bu kadar fedakârlık yapmaya hazır olduğunu bilmek harikaydı. Her zaman birbirimizin hayatında olacağız. Yaptıkları için ona derinden minnettarım.”

Daily Mail’in ‘My best friend carried my baby after breast cancer spread to my bones and destroyed my chance of pregnancy’ başlıklı haberinden derlenmiştir.

Kanserle Mücadele ve Taşıyıcı Annelik: Amy ve Karla’nın Hikayesi
Yorum Yap

Giriş Yap

Ankara Haberleri ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!