Sonbahar ve Kış Hazırlıkları
Gizem: Gülaycığım, sonbaharın serin rüzgarları kendini hissettirmeye başladı. Çocuklarla birlikte park ve bahçelerdeki oyun seanslarımızın son demlerini yaşıyoruz. Geçen hafta kapalı bir eğlence alanına gitmek zorunda kaldığımızda, kışa ne kadar hazır olduğumuzu düşündüm.
Gülay: Ben kesinlikle hazır değilim. Hemen montlarımızı giyip biraz daha dışarıda vakit geçirelim diyorum. Ama biliyorsun, çocukken havaların soğuması, dışarıda uzun süre kalmayı zorlaştırıyor. Koşturup terledikten sonra üşütme riski artıyor; nezle olmak kaçınılmaz. Neyse ki, kapalı alanlarda çocuklar için birçok seçenek mevcut. Geçen hafta neredeydiniz?
Gizem: İstanbul’u özlemişim bu anlamda, biliyor musun? Bodrum’da bir yer hariç (o da oldukça küçük) çocuklarla gidilebilecek yerler genellikle açık havadaydı. Burada ise seçenekler çok daha fazla. Biz, Lorin’in uzun zamandır gitmek istediği Legoland Discovery Centre’a gittik. Ama tahmin et bakalım, kim daha çok eğlendi?
Gülay: Bilge’yi de babası götürmüş olsalar, otomobil yapıp yarıştıkları rampadan ayrılmazlardı. Ve evet, en çok o eğlenmiştir. Peki, siz orada en çok ne yaptınız?
Gizem: Biz, 4 yetişkin ve 2 çocuk olarak gittik. Dediğin gibi, babalar yarış pistindeyken, ben arkadaşım Merve ile kocaman bir ev inşa ettik. Çocuklar da bize lego parçalarını toplayıp getirdiler (gülüyor). Tabii ki, en çok özel gözlüklerle izledikleri üç boyutlu ‘Lego Friends’ filmiyle eğlendiler. Çocukları bilmiyorum ama bizim için harika bir hafta sonuydu.
SİNEMA KURTARICIMIZ
Gülay: Fotoğrafı gördüm; ev değil, tam anlamıyla bir malikane yapmışsınız. Tebrikler!
Gizem: Evet, diğer ebeveynler tarafından da takdir edildik. Bu hafta sonu da planımız Kidzania’ya gitmek. Lorin için 4 yaşından beri her yeni yaşında bir kez götürme sözü vermiştim. Orada meslekleri deneyimleyebiliyorlar. Şimdi 6 yaşına yaklaştığı için bu sefer daha çok keyif alır gibi geliyor. Yeni bölümde mini bir Elite World oteli eklenmiş; restoran, servis ya da kat görevlisi olarak çalışıyorlarmış. Evde bir bardak suyu almaktan bile kaçan Lorin için bu harika bir deneyim olabilir.
Gülay: Bilge de gazete ve radyo bölümlerinde çok vakit geçirirdi. İtfaiye bölümünde ise her zaman uzun bir sıra beklerdik. Su fışkırtmak ve arabayla tur atmak çok eğlenceliydi sanırım.
Gizem: İçeride kendi başına takılabildiği her alan benim için büyük bir mutluluk. Eğer yakınında çay ya da kahve satan bir yer varsa, keyfime diyecek yok. Bu konuda en çok HupaLupa’da rahat ediyorum. Hem içeride çok sayıda oyun ablası var hem de dışarıda çocuğumu bir şeyler içerken takip edebileceğim güzel bir alan mevcut.
Gülay: Kış aylarında sinema da çocuklarla iyi bir kurtarıcı oluyor. Bugün ve yarın Ankara’da 20. Çocuk Filmleri Festivali var. Ankaralı okurlarımız bunu kaçırmasın.
Gizem: Evet, çok haklısın. Ayrıca tiyatro oyunları da sezonun başlamasıyla birlikte iyi bir alternatif. Geçen yıl oyuncak almak yerine bu tür etkinliklere gitme kararı aldık Lorin’le. O da bu etkinlikleri çok seviyor.
Gülay: Müzeleri de öneririm ama tabii ki her yaş grubuna uygun olmuyor klasik müzeler. Fakat kesinlikle her çocuğun çok keyif alacağı tek müze Hasköy’deki Rahmi Koç Müzesi. Bahçesindeki uçak, denizaltı ve içerideki makinelerle oldukça hareketli ve farklı bir deneyim sunuyor. Oyuncak Müzesi de güzel ama burası geniş alanı ve çocuklara sağladığı hareket özgürlüğü ile hepsinden daha fazla mutluluk sağlıyor.
Gizem: Bir de Mall Of İstanbul’un içinde çok güzel bir illüzyon müzesi var, adı WOX Türkiye. Bu kış oraya da gitmeyi planlıyorum. Beyoğlu’nda da benzeri bir İstanbul İllüzyon Müzesi var. Çocuklar bu tarz eğlenceli ve interaktif alanları gerçekten çok seviyorlar. İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne her gittiğimizde, Lorin dokunmatik ekranda Antikçağ’dan kalan sikkeleri kazıp bulmaya çalışıyor. Anadolu Yakası’nda ise Müze Gazhane’nin içindeki Çocuk Bilim Merkezi oldukça güzel bir alternatif. Hem ücretsiz hem de oldukça geniş. Arkadaşım Merve, hafta sonu tavsiye etti; gerçekten çok güzelmiş.
Gülay: Şimdi böyle görünce haklısın, İstanbul bu anlamda çocuklar için bir cennet. Müzelerin çoğu kış boyunca çocuklara yönelik sanat etkinlikleri düzenliyor. Bu programları takip etmek de oldukça faydalı olabilir. Çocuklar, sergiyi gezdikten sonra sanatçılarla birlikte serginin akışına uygun atölye çalışmalarına katılabiliyorlar. Bu tür etkinliklerin çocuklara katkısı, okuldaki öğrenimden bile daha güçlü bence. Deneyimleyip üzerine konuşmak ve bu süreçte bir üretim yapmak, hele sanatçıyla ya da küratörle konuşmak, minicik zihinlerini gerçekten açıyor. Algılarına ve bakış açılarına büyük bir zenginlik katıyor. Her ebeveyne içtenlikle öneriyorum; müzelerin internet sitelerini takip ederek, çoğu ücretsiz ya da sembolik ücretli etkinliklere katılabilirler.