Trabzon Seyahati Deneyimim
Birkaç yıl önce iş nedeniyle Trabzon’a gitmem gerekti. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda, seyahat firmasının personeli tarafından ilgili alana getirildim. “Burada bekleyin, sizi uçağa almak için tekrar geleceğiz” diyerek beni bir kenara oturttu. Orada yaklaşık bir saat boyunca bekledim. Uçağın kalkmasına az bir süre kala, “Beni burada unuttular mı acaba?” diye düşünürken bir görevli yanıma geldi. Kendini tanıtmadan, “Buraya oturun” dedi. Ben de, “Oturuyorum zaten” diyerek gülümsedim. Ardından “Kimsiniz ve nereye oturmamı istiyorsunuz?” diye sordum. Adını söyledikten sonra tekrar “Buraya oturun da gidelim, uçak bizi bekliyor” dedi.
Ne demek istediğini anlamak için elimi uzattım ve önümde bir tekerlekli sandalye olduğunu fark ettim. Reddettim. “Ben yürüyebiliyorum, buna gerek yok” dedim. Ancak o da itiraz etti, “Buna binmeniz gerekiyor” diye ısrar etti. Aramızda kısa bir tartışma yaşandı. Sonunda, yetkili olduğunu düşündüğüm bir kişi devreye girdi. Durumu ona anlattım. O da kolunu uzattı ve birlikte hızla Trabzon uçağına yetiştik.
Bu durumu neden yaşadığımı anlamadım. Açıkça bir durumum var: Gözüm görmüyor ama yürüyebiliyorum. Bu sorun hastanelerde de, metrolarda da sıkça karşıma çıkıyor. Güvenlik görevlilerinden yardım istediğimde sürekli asansöre yönlendiriliyorum. Oysa asansörler aşırı kalabalık olabiliyor ve binmeyi tercih etmiyorum. Hangi katta olduğumu da bilemediğim için bu durum beni zorluyor. Eğer benim gibi asansör kullanamayan bir kör yolcuysanız, bu konuda neden bu kadar ısrar ettiklerini merak ediyorsunuz.
Geçen hafta, metrolardaki erişimle ilgili bir test uygulamasını denemek üzere beni yardıma çağırdılar. Engelli vatandaşları ilgilendiren tarafı bize sormaları oldukça hoştu. Test ettik ve birkaç konuda eksiklik olduğunu gözlemledik. Ancak ürettiğimiz çözümler hep ‘mevzuat’a takıldı. Ne istesek mevzuata aykırı çıkıyor. Bir noktada insanın siniri bozuluyor. Yahu bu mevzuatı kim, ne zaman, neye ve kime göre yaptı?
Belki bu kurallar güvenli seyahati sağlamak için düşünülmüştür ama hiçbir harekete izin verilmiyor. Öğrendim ki güvenlik personellerine “Engelli vatandaşları asansöre bindireceksiniz” şeklinde talimat veriliyor. Onlar kendilerine göre haklı olabilir ama ben de kendi açımdan haklıyım. Çünkü neye bineceğime neden mevzuat karar veriyor? “Vatandaşa bir tercih sunulmalı” dediğimde, “Bundan sorumlu olamayız” yanıtını alıyorum.
Bir başka sorun ise mevzuatın engelli bireyleri tek bir kalemle değerlendirmesi. Yani görmeyen, duymayan, yürüyemeyen gibi bir ayrım yok. Diyelim ki kabul edip asansöre gittik; orada da binemiyoruz ki! Metrobüs duraklarında yaşanan kavgalara benzer olaylar ortaya çıkabiliyor. İhtiyaçlara yönelik bir kullanım mevcut değil.
Geçen hafta İzmir’in toplu taşıma sistemi İZBAN ile seyahat ettim. Güvenlik personeli telsizle bindiğim duraktan ineceğim durağa çağrı yolladı. Adnan Menderes Havalimanı durağında indiğimde diğer güvenlik beni kapıda bekliyordu. Havalimanına ulaşana kadar bana eşlik etti. Yürüyen merdivene rahatlıkla bindik; hiçbir tehlike yaşanmadı. Ayrıca, engelli vatandaşları düşünen mevzuatın, kaldırımlar konusunda da gerekeni yapması gerekiyor. Kaldırımın ortasındaki direğe çarpabilir veya yerinden çıkan taşlara takılıp düşebiliriz. Otobüs durağına giderken resmen iki direğin üstünden geçmek zorunda kalıyorum. Nedense bu konuda bir mevzuat yok.