Yaz Rüyası: Hydra’da Bir Tatil
Yaz aylarından bir Temmuz günü, dört kadın arkadaşım ve ben, büyüleyici bir Yunan adası olan Hydra’da tatil yapıyoruz. Tam bu sırada, Instagram’da İngiliz model, sunucu ve tasarımcı Alexa Chung’ın da aynı adada olduğunu öğreniyoruz. Onun fotoğraflarında konum bilgisi yok, fakat arka planda görünen manzaralardan, aynı tatil beldesinde olduğumuzu hemen anlıyoruz. Arkadaşlarımdan biri hiç vakit kaybetmeden ‘Alexa’nın Peşinde’ adında bir WhatsApp grubu kuruyor. Bu grup, Chung’ı ilk görenin diğerlerine haber verebilmesi için hayata geçirilmiş bir şaka. Ancak, sosyal medyada paylaşmadığı anlarındaki giyimleri, moda haftalarında göz alıcı kombinleriyle bilinen bu kadının tatildeki görünümünü merak etmemiz de bir gerçek.
Günümüzde, stil sahibi insanların hayatlarına dair hemen her detayı öğrenmek oldukça kolay. Instagram paylaşımlarında ve TikTok profillerinde çeşitli bağlantılar havada uçuşuyor. Ojelerinin renk tonundan spor yaparken giydiği taytlara kadar her şeyin bilgisi önümüzde serili duruyor. Oysa, ‘it girl’ teriminin ilk kez 1927 yapımı ‘It’ adlı filmde rol alan Clara Bow ile birlikte popülerleştiği yıllarda, yani 90’ların sonu ve 2000’lerin başlarında, haftalık ve aylık dergiler büyük bir heyecanla alınır, o dergilerdeki fotoğrafların peşinde sayfalar karıştırılırdı.
O dönemlerde Instagram paylaşımlarını kaydetmek, Pinterest’te beğenilen stilleri pinlemek ya da ekran görüntüleri almak aklımıza bile gelmezdi. Daha çok dergi sayfalarından ‘o kızların’ fotoğraflarını özenle kesip saklamak bir aktivite haline gelmişti. O kızlar her zaman şık, karizmatik ve havalıydı. Alexa Chung’ı sosyal medyanın olmadığı, MTV’de sunuculuk yaptığı yıllardan beri tanıyan bir nesil olarak, sosyal medya paylaşımlarıyla yetinmemek istemememizin sebebini anlamak zor değil. Dergi sayfalarından kesilip mantar panolarına iliştirilen bu ‘it girl’ler, sadece giyinmeyi değil, eğlenmeyi de bilen ve başkalarında ‘o’ olma isteğini uyandıran kadınlar oldular.
Geçmişten Günümüze İt Girl’ler
Bugünkü internet fenomenleriyle kıyaslanabilir belki ama o dönemlerde sürekli markaların tanıtımlarını yapmıyorlardı. Daha fazla içerik üretmek veya daha çok takipçi kazanmak için çaba sarf etmiyorlardı. Zira o günlerde bu tür bir içerik üretim alanları yoktu. Onları dünyaca ünlü film yıldızlarından ve müzisyenlerden ayıran en önemli özellik, belirli bir alanda uzmanlaşmaları ya da geniş kitleler tarafından takip edilmeleri gerekmemesiyle ilgiliydi. Daha çok stilleri, karizmaları ve trend belirleyici nitelikleriyle öne çıktılar. Sosyal hayattaki varlıkları, profesyonel kariyerlerinden çok daha fazla tanınmalarına yetiyordu.
Bugünün İt Girl’leri 1960’ların New York’unda Edie Sedgwick, Londra’sında Twiggy, Paris’inde Jane Birkin gibi isimler, yaşadıkları sosyal çevrelerin it girl’leri oldular. Bu isimlerin zamansız stilleri, günümüzde bile moda tutkunlarına ilham vermeye devam ediyor.
90’larda yalnızca model olarak değil, ‘parti kızı’ olarak da tanınan Kate Moss, John F. Kennedy Jr. ile yaptığı evlilikle dikkatleri üzerine çeken Carolyn Bessette-Kennedy, ‘Kids’ ve ‘Boys Don’t Cry’ gibi filmlerdeki rolleriyle bağımsız sinemanın prensesi olarak anılan Chloë Sevigny, oyunculuktan tasarımcılığa uzanan kariyerleriyle Mary-Kate ve Ashley Olsen kardeşler, ‘it girl’ dendiğinde akla gelen ilk isimler arasında yer alıyor. Hayatını trajik bir şekilde kaybeden Carolyn Bessette-Kennedy dışında, bu isimlerin tamamı bugün de moda ve popüler kültür dünyasında varlıklarını sürdürüyor.
Tatilimizin sonuna doğru, adanın tek barında mini saten elbisesiyle oldukça eğlenirken rastladığımız ve uzun sohbetler sonrasında bir Yunan adasından ziyade metropol sokaklarına yakıştığını düşündüğümüz Alexa Chung, yakın zamanda Tory Burch defilesinde yürüyerek 40 yaşında ilk kez New York Moda Haftası’nda podyuma çıktı. Hâlâ benzersiz bir ‘it girl’ olduğunu kanıtladı. Bu arada, kendisinin ne kadar zeki ve komik olduğunu görmek isterseniz, artık aktif olmayan YouTube kanalındaki videolarına göz atmanızı öneririm.
Yukarıda bahsettiğim isimler tüm dünyada ilgiyle takip edilirken, Türkiye’de de dönem dönem ‘it girl’ olarak anılan isimler oldu. Örneğin, kendine özgü stili ve karizmasıyla dikkat çeken Derin Mermerci. Mermerci’nin stilini yıllardır takip edenler, onu cemiyet dergilerinin sayfalarından tanımış olsa da, o asla belirli modaevlerinin son koleksiyonlarını alıp tepeden tırnağa onlara bürünen biri olmadı. Dövmelerinden saç rengine kadar her şeyiyle fark yarattı. Son yıllarda hayvanlar için yaptığı sosyal sorumluluk projeleri ve bu konuya duyduğu adanmışlık, Mermerci’nin yalnızca stiliyle değil, hayattaki duruşuyla da takip edilmeye değer bir kadın olduğunu gösteriyor.
Tabii ki ‘it girl’ kavramı oldukça geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Türkiye’de yıllarca bu yelpazenin bir başka ucunda duran isimlerden biri, 90’larda yarattığı Show Off markasıyla tanınan Esin Maraşlıoğlu. Sonraki yıllarda teninin bronzluğu bile stilinin önemli bir parçası haline gelen Eda Taşpınar ve modellik, oyunculuk ve moda editörlüğü yapan Ece Sükan da uzun yıllar boyunca ‘it girl’ olarak takip edilen isimler arasında yer alıyor.