Kalp ve Damar Hastalıkları: Türkiye’de Önemli Bir Sorun
Doç. Dr. Habib Çil, kalp ve damar hastalıklarının Türkiye’de ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer aldığını ve bu oranın yüzde 40 civarında seyrettiğini vurguladı. Her yıl yaklaşık 300 bin bireyin kalp hastalığı tanısı aldığını belirten Çil, maalesef her 2,5 dakikada bir kişinin bu hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiğini ifade etti.
Kalp Hastalıklarının Nedenleri
Türkiye’de, dünyada olduğu gibi kalp ve damar hastalıkları, ölüm nedenleri arasında en yaygın olanıdır. Bu hastalıklar arasında koroner arter hastalığı, kalp yetersizliği ve serebrovasküler hastalıklar (inme, beyin kanaması) yer almaktadır. Çil, “Her yıl yaklaşık 300 bin kişi kalp hastalığı tanısı almakta. Ne yazık ki, her 2,5 dakikada bir kişi kalp ve damar hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmektedir” dedi.
Bireysel Risk Faktörleri
Kalp hastalıklarının risk faktörleri arasında şu unsurlar bulunmaktadır:
- Hipertansiyon
- Diyabet
- Yüksek kolesterol
- Sigara kullanımı
- Aile öyküsü
- Erkek cinsiyet
- Sedanter (hareketsiz) yaşam tarzı
Doç. Dr. Habib Çil, “Bu risk faktörleri arasında değiştirilebilir olanlarla mücadele, özellikle önem taşımaktadır” diyerek ekledi: “Bunlar bireylerin yaşam tarzıyla doğrudan ilişkilidir. Tütün kullanımı, yüksek tuz ve karbonhidrat içeren beslenme, hareketsiz yaşam ve stres yönetimindeki eksiklikler, kalp sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır. Bu faktörlerin düzeltilmesi, toplum sağlığı açısından büyük bir önem arz etmektedir.”
Kalp Hastalıklarının Teşhisi
Kalp hastalıklarının teşhisinde, hastanın şikayetlerinin detaylı bir şekilde dinlenmesi ve kapsamlı bir fizik muayene kritik bir rol oynamaktadır. Ardından elde edilen bulgulara göre basit veya komplike tetkiklere ihtiyaç duyulabilir. Basit tetkikler arasında noninvaziv (kansız) yöntemler olan EKG, ekokardiyografi, efor testi, ritm ve tansiyon holter gibi poliklinik şartlarında yapılan tetkikler bulunmaktadır.
Çil, “Elde edilen veriler, teşhis için yeterli görülürse hastanın tedavisi planlanabilir. Eğer daha ileri tetkik ihtiyacı olursa, daha komplike testlere başvurulabilir. Bu testler arasında koroner BT anjiyografi, kardiyak MR, miyokart sintigrafisi, kontrast EKO, stres EKO ve koroner anjiyografi yer alır” şeklinde konuştu.
Tedavi Yöntemleri ve Gelişmeler
Doç. Dr. Habib Çil, hekimlerin öncelikli amacının hastalıkların önlenmesi konusunda bireylere ve topluma rehberlik etmek olduğunu belirtti. Bu bağlamda en ideal tedavinin, hastalığa giden süreci ortadan kaldırmak olduğunu vurguladı. “Kalp hastalıklarının çoğu, yıllar boyunca göz ardı edilen risk faktörlerinden kaynaklanır. Dolayısıyla, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, diyabet ve sigarayla mücadele, ulusal sağlık politikamızın en önemli unsurlarından biri olmalıdır” dedi.
Çil, “Gerek damar tıkanıklıklarında gerekse kapak hastalıklarında elimizdeki teknolojik imkanlar ve son 20 yılda edindiğimiz tecrübeler, cerrahi gereksinimi büyük ölçüde azaltmıştır. Artık günübirlik hastane yatışlarıyla uygulanan anjiyografik girişimsel tekniklerle, hastalarımız gerek damar gerekse kapak problemlerini çözebilmekteyiz” şeklinde ekledi.
Egzersizin Önemi
Egzersiz, kalp damar hastalıklarıyla mücadelede en etkili, en ucuz ve en kolay uygulanabilen yöntemlerin başında gelmektedir. Çil, “Uygun bir şekilde yapıldığında, belki 4-5 ilaçla elde edebileceğimiz yararı egzersizle elde edebiliriz” dedi. Egzersizin tansiyonun dengelenmesi, kalp hızının makul seviyede tutulması, kan şekerinin düşürülmesi, yüksek lipit seviyelerinin engellenmesi ve kilo kontrolü gibi birçok faydası vardır. Ayrıca, anksiyete, stres ve depresyonla mücadelede de son derece etkilidir. Bu faktörler, kalp hastalıklarının önlenmesi ve tedavisinde kritik bir rol oynamaktadır.
Sağlıklı Bir Kalp İçin Alınacak Tedbirler
Kalp sağlığı için alınacak tedbirlerin, dönem dönem kilo vermek veya kolesterolü düşürmek amaçlı yapılan diyetler ve egzersiz çabalarından ziyade, yaşam tarzının tümden değiştirilerek kalıcı hale getirilmesi esasına dayandığını belirten Doç. Dr. Habib Çil, şu önerilerde bulundu:
- Günlük 30-45 dakikalık egzersiz periyotları
- Düzenli uyku
- Dengeli beslenme
- Stresle başa çıkma yöntemlerinin uygulanması
Çil, “Ayrıca, risk faktörlerinin yoğunluğuna göre gerekirse 30’lu yaşlardan itibaren kardiyolojik değerlendirmeden geçilmesi, erken tanı için göz önünde tutulmalıdır” diyerek sözlerini tamamladı.